29 Ocak 2013 Salı

Neden her yazının başlığı var?

    Giden sevgiliye değil de, eve sipariş ettiğim lahmacundan limon çıkmadı diye hüzünlendim bugün. Yarın büte girecek olan ben değilmişim gibi, bi güne ne sığdırabilirsem her şeyi yapıyorum. Evde yalnız kalıcam 2 gün, yetmezmiş gibi bi de televizyonu bozdum. Mutluyum, çünkü yıllardır aşık olduğum rastayı sonunda kendime yaptırdım. Hemen korkmayın, komple değil tabii ki. Rastacı da dedi, komple yapmayayım ya yazık olur saçlarına diye. Dinledim onu. Aralara yaptırdım. Ayrıca yemek yapmayı öğrendim. Artık makarnadan farklı olarak iki üç çeşit yemek yapabiliyorum. Dün kendime bi sofra kurdum, tek tabak yalnızlık muhabbetleriyle dalga geçerdim ama insan bi su bardağı çıkarınca garip oluyomuş. Sanırım büyüyorum.
O kadar üşengecim ki, iki odalı evde yataktan kıçımı kaldıramadığım için çişimi tutuyorum. Bi de yeni saksı çiçeği almaya karar verdim. 2 tane.

   Kısa kesecektim ama aklıma gelmişken, kendini birilerinden üstün tutmaya çalışan insanlardan nefret ediyorum. 20 yaşını geçmiş, koca koca kadınlar adamlar olmuşsunuz da, şu olayı bi anlamamışsınız. Üstünlük taslamayı hobi haline getirmişsiniz de, küçük beyinlerinizi büyütmemişsiniz. Neyse, artık ders çalışmalıyım. 30 dakika kitap elimde durabilirsem ne mutlu bana.
   
   Ve bu kadar okumuşken, küçük sürprizler aslında en büyük sürprizler, bunu unutma.

   


    

28 Ocak 2013 Pazartesi

Çekirdek

     Kimse için kendine olan saygısını kaybetmemeli insan. İnsan inandıklarıyla yaşıyo. İnsan yaşıyo da, güçlü olması gerektiğini bilmesi, tüm engelleri önüne koyuyo. Sonrasında her şey normalleşiyo. Nefret nefret üstüne biniyo. Giderek yok oluyo. Bittikçe bitiyo. Hiçbi şey bilmeyip de her boku biliyosunuz ya hani, bilmeyin insanlar. Bildiğinizi zannetmeyin. İnsanların fındıktan küçük beyinlerine büyük anlamlar yüklemeyin. Elinizden gelenin fazlasını yapmayın. Yoluna koymadığımız şeyler için birbirimizi harcıyosunuz. Çaresizlikten ölüp, ne istediğinizi bilmiyosunuz. Sizi anlamıyorum.

     Ben aptalım siz de yalancısınız. Yapraklarını dökmeye hazır bi ağaçsınız. Kimsesizsiniz. Ben erik yemek istiyorum. Canım sıkıldı biraz kavga mı etsek. Ya da en iyi yapabildiğim şey çekirdek paketinin sonunu getirmek. Ben en iyisi mutfağa gideyim. 
 
   Buzdolabının yumurtalık kısmında duran yarım limon bile daha küflenmemiş.

27 Ocak 2013 Pazar

Pazarları sevmem

   Aynı şehirden sıkılmışız da, kaçamamışız gibi. Ben bugün farklı bi şehre geldim, her şehir kendi içinde hüznü barındırıyo. Sokak kedilerinin bakışları, hüzün gibi değil mi? Dışarısı buz gibi. Bembeyaz. Ve hala kar yağıyo. Çayı demlesenize.

   Bu pazar, hazır heryer beyazken, bi kamyonet olsa da, nereye gittiğimi bilmeden arkasında mandalina yesem. Sonra araba hızlıca giderken ben arkasında uyku tulumuna girip bulutları izlesem. Yine onlara inanmasam. Bi de ocak ayı hala bitmedi. Sanki aylardır ocaktayız. Ben ocaktan hoşlanmadım, aralık ayına mı dönsek?

   Bazı şeyleri anlamak için bir kuş alıp onu gökyüzüne uçurmalıyım.

 

 

24 Ocak 2013 Perşembe

AAA YENİ YAZI

      Selamun aleyküm kankalaaar.
  Bugün geçen blog kelimesi üzerine böyle bi linkim olduğunu hatırladım ve yazmaya devam etmek istedim. Ordaaa bir blog var uzaaaktaa oo blogg benim blogumdurr girmesem dee yazmasaam daaa :Dd:D:D:DDd Tamam sapıtmıcam. Bi dakka kahvemi alıp geliyorum.
 
  Şu sıralar o kadar güzel şeyler oluyo ki. Kendimi başarının doruklarında hissediyorum. Fakat şimdi size neler olduğunu anlatmıcam çünkü anlatınca büyüsü kaçar derler ya, öyle bişi. Tek sıkıntım bütler şu sıra; bir dilek hakkım olsa ülkemizde olmayıp da var gibi görünen tüm hak hukuk kitaplarını yok ederdim. Neyse sınavlardan bahsedip içimi karartmak istemiyorum. Bugün uzun bir aradan sonra evimde bir gün geçirdim. Kahve içip müzik dinledim, kahve içip müzik dinledim. Plaklara hala aşığım. Bi ara dvd'ye tarık akan- gülşen bubikoğlu filmlerinden birini takıp tarık akana tekrar hayran kaldım. Bilmem kaçıncı izleyişim, hala ilk kez izliyomuşum gibi sempatik geliyolar. Ayrıca anneannemle dedemi arayıp seslerini duydum, bi de çiçeklerle konuşmaya başladım. Sanırım iyice sıyırıyorum, üzgünüm ama dede olmak istiyorum.

  Ayrıca sizin yapmacıklığınızı neyse küfür etmicem. İnsanları sevemiyorum. İnsanlar iyi değil. Bazı şeyler yok olmuş bitmiş bende. Değerler yitmiş, insanlar seviyesizleşmiş. Missbonnus çevresinde olup bitenleri izlerken göt gibi kalıp nolduğunu idrak etmeye çalışmış. Olmayıp da var gibi görünen hislerimin, duygularımın yerini kamyoncular almış. Ne ara bu kadar hissizleştim bilmiyorum ama iyi de olmuş.

   Ben şimdi dalga seslerini dinlemek için sahile iniyorum. Gelmek isteyen?

   Not: Çıkarken çöpü dökmiycem anne.